Değişiklikler

Gezinti kısmına atla Arama kısmına atla

Ümit Yaşar Oğuzcan

1 bayt eklendi, 07.22, 22 Nisan 2020
değişiklik özeti yok
1. satır: 1. satır: −
1924 yılında Tarsus’da doğdu. Kuvayi Milliye kahramanlarından olan babası Lütfi Oğuzcan şiirle ilgileniyor, annesi duvarda fotoğrafı asılı  olan Faruk Nafiz Çamlıbel’in  bütün şiirlerini ezbere biliyordu. Bu nedenle şiirle çok küçükken tanıştı. Ailesinin yüreklendirmesi ile yine küçük bir çocuk iken şiir yazmaya başladı. Düşüp kalkmalar, hastalıklar, kırıklar, yaralanmalar gibi fiziksel acılarla başlayan yaşamı, anne babasının boşanmaları, yoksulluk, yer değiştirme gibi ruhsal acılarla devam ederken o hep şiire sarıldı. Sonunda şiir onun yaşam tarzı oldu. “…Acının her türlüsünü çektim, yokluğun en dayanılmazını gördüm, umutsuzluğun en koyusuna düştüm. Fakat şiire olan tutkum azalmadı. Çoğaldı giderek.”   
+
1924 yılında Tarsus’ta doğdu. Kuvayi Milliye kahramanlarından olan babası Lütfi Oğuzcan şiirle ilgileniyor, annesi duvarda fotoğrafı asılı  olan Faruk Nafiz Çamlıbel’in  bütün şiirlerini ezbere biliyordu. Bu nedenle şiirle çok küçükken tanıştı. Ailesinin yüreklendirmesi ile yine küçük bir çocukken şiir yazmaya başladı. Düşüp kalkmalar, hastalıklar, kırıklar, yaralanmalar gibi fiziksel acılarla başlayan yaşamı, anne babasının boşanmaları, yoksulluk, yer değiştirme gibi ruhsal acılarla devam ederken o hep şiire sarıldı. Sonunda şiir onun yaşam tarzı oldu. “…Acının her türlüsünü çektim, yokluğun en dayanılmazını gördüm, umutsuzluğun en koyusuna düştüm. Fakat şiire olan tutkum azalmadı. Çoğaldı giderek.”   
 
“Ben acılar denizinde boğulmuşum
 
“Ben acılar denizinde boğulmuşum
 
İşitmem vapur düdüklerini, martı çığlıklarını
 
İşitmem vapur düdüklerini, martı çığlıklarını
 
Dalgalar her gün bir başka kıyıya atar beni
 
Dalgalar her gün bir başka kıyıya atar beni
 
Duyarım yosunların benim için ağladıklarını…”
 
Duyarım yosunların benim için ağladıklarını…”
 +
 
Özgeçmişinde “… Köhne dünyayı 1924 yılında şereflendirdim…” diyecek, ya da  evliliğini geçirdiği kazaların arasında sayacak kadar sıcak, samimi, arkadaş arasındaki sohbet gibi yazdı. Sırlarını, duygularını paylaştığı okuyucuları özellikle acı, umutsuzluklar ve sitemlerinde kendi iç seslerini buldular onda. Çok kısa sürede şiirleri, şiirlerini içeren şarkılar büyük kitlelerce ezberlendi.   
 
Özgeçmişinde “… Köhne dünyayı 1924 yılında şereflendirdim…” diyecek, ya da  evliliğini geçirdiği kazaların arasında sayacak kadar sıcak, samimi, arkadaş arasındaki sohbet gibi yazdı. Sırlarını, duygularını paylaştığı okuyucuları özellikle acı, umutsuzluklar ve sitemlerinde kendi iç seslerini buldular onda. Çok kısa sürede şiirleri, şiirlerini içeren şarkılar büyük kitlelerce ezberlendi.   
Bir çok şiiri bestelendi. “Bir ateşim yanarım, külüm yok, dumanım yok - Ağla gitar - Sen gözlerimde bir renk - Yandı hayat, söndü emel - Bir mevsim daha geçti - Beni kör kuyularda merdivensiz bıraktın – Yollarımız burada ayrılıyor - Ayrılanlar İçin - Beyaz Güvercin - Bir Gece Ansızın Gelebilirim -  Dost Bildiklerim”  gibi şarkılar döneminin en büyük, en ünlü  sanatçıları tarafından icra edildi. Şiirleri radyolarda, sahnelerde sürekli okundu. Ümit Yaşar bu konudaki düşüncesini şöyle açıkladı. “ Toplumdan uzak şair olunmaz. Şair başka bir alemde yaşayan bir yaratık değildir… Şöhreti kucağımda ikinci bir insan olarak tanıyorum. Bu yüzden de çok rahatsız oluyorum.”   
+
 
 +
Birçok şiiri bestelendi. “Bir ateşim yanarım, külüm yok, dumanım yok - Ağla gitar - Sen gözlerimde bir renk - Yandı hayat, söndü emel - Bir mevsim daha geçti - Beni kör kuyularda merdivensiz bıraktın – Yollarımız burada ayrılıyor - Ayrılanlar İçin - Beyaz Güvercin - Bir Gece Ansızın Gelebilirim -  Dost Bildiklerim”  gibi şarkılar döneminin en büyük, en ünlü  sanatçıları tarafından icra edildi. Şiirleri radyolarda, sahnelerde sürekli okundu. Ümit Yaşar bu konudaki düşüncesini şöyle açıkladı. “ Toplumdan uzak şair olunmaz. Şair başka bir alemde yaşayan bir yaratık değildir… Şöhreti kucağımda ikinci bir insan olarak tanıyorum. Bu yüzden de çok rahatsız oluyorum.”   
    
Ümit Yaşar yaşadığı, gezdiği, gördüğü, duyularına hitap eden her konuda yazdı.   
 
Ümit Yaşar yaşadığı, gezdiği, gördüğü, duyularına hitap eden her konuda yazdı.   
27. satır: 29. satır:  
Utanıyorum
 
Utanıyorum
 
…”
 
…”
 +
 
Gibi çok  çeşitli ve çok farklı biçimlerde yazdı.  “Tüm şairlik yaşamım dört ayrı bölümde toplanabilir: Önce duygusal şiirler ya da halk deyimiyle 'aşk şiirleri' gelir. Ama bence duygusal şiirler yalnız aşkı işlemez. Ele alınan konular arasında varlık, yokluk, ayrılık, özlem ve ölüm gibi insan yaşamında yeri olan türlü yanlarım var. Sonra, eski deyimle 'hiciv; halk edebiyatı diliyle 'taşlama', bugünkü sözcükle 'yergi' şiirlerim gelir. Felsefi yönü ağır basan ve bence 'sözle yoğunluk’ sanatının en zor türü alan rubailere de gönül verdim. Bir de eskilerin 'mensur şiir' dedikleri düzyazı biçimindeki şiirlerim var. Örneğin, 'Sahibini Arayan Mektuplar' öyledir." diyen Ümit Yaşar’ın  şiirlerinin bazıları romantik, bazıları da didaktik tarzda oldu. Bazen beyiti, bazen dörtlüğü, bazen de serbest nazım biçimini tercih etti. Bu arada “sanat sanat içindir” mantığını savunanların hakarete varan ağır eleştirilerini hiç çekinmeden kitabına koydu ve şiirde olmak istediği yeri şöyle özetledi; “Şiirin ne olduğunu şiirlerimle kanıtlamaya çalıştım.. ..Bir halk çocuğu olarak doğdum, bir halk ozanı olarak öleceğim.”   
 
Gibi çok  çeşitli ve çok farklı biçimlerde yazdı.  “Tüm şairlik yaşamım dört ayrı bölümde toplanabilir: Önce duygusal şiirler ya da halk deyimiyle 'aşk şiirleri' gelir. Ama bence duygusal şiirler yalnız aşkı işlemez. Ele alınan konular arasında varlık, yokluk, ayrılık, özlem ve ölüm gibi insan yaşamında yeri olan türlü yanlarım var. Sonra, eski deyimle 'hiciv; halk edebiyatı diliyle 'taşlama', bugünkü sözcükle 'yergi' şiirlerim gelir. Felsefi yönü ağır basan ve bence 'sözle yoğunluk’ sanatının en zor türü alan rubailere de gönül verdim. Bir de eskilerin 'mensur şiir' dedikleri düzyazı biçimindeki şiirlerim var. Örneğin, 'Sahibini Arayan Mektuplar' öyledir." diyen Ümit Yaşar’ın  şiirlerinin bazıları romantik, bazıları da didaktik tarzda oldu. Bazen beyiti, bazen dörtlüğü, bazen de serbest nazım biçimini tercih etti. Bu arada “sanat sanat içindir” mantığını savunanların hakarete varan ağır eleştirilerini hiç çekinmeden kitabına koydu ve şiirde olmak istediği yeri şöyle özetledi; “Şiirin ne olduğunu şiirlerimle kanıtlamaya çalıştım.. ..Bir halk çocuğu olarak doğdum, bir halk ozanı olarak öleceğim.”   
 +
 
Aşkı binlerce kez farklı biçimlerde tanımlayan Ümit Yaşar’ın sevgiliye hitaben yazdığı mektuplarında  aşık için şöyle dediğini görüyoruz: “Sevebilen insan kendini keşfetmiş insandır. Çektiği bütün acılara rağmen; mutlu, kıvançlı insandır. Aşktır yücelten bizi ve derinliğimiz aşktandır. Gerisi boş, yalan”
 
Aşkı binlerce kez farklı biçimlerde tanımlayan Ümit Yaşar’ın sevgiliye hitaben yazdığı mektuplarında  aşık için şöyle dediğini görüyoruz: “Sevebilen insan kendini keşfetmiş insandır. Çektiği bütün acılara rağmen; mutlu, kıvançlı insandır. Aşktır yücelten bizi ve derinliğimiz aşktandır. Gerisi boş, yalan”
 
 
366

değişiklik

Gezinti menüsü